6 Ağustos 2008 Çarşamba

sen kimseyi sevemezsin...

büyük yalnızlığın fotoğrafı belki bu. batan güneşin ağaçları sarıya boyadığı bir saatte bir binadan, camların ardından bir gölge gibi hayatın akışını izleyen bir yalnız adam. sanki büyük bir beddua almış...

orada oturanın kadın olduğunu düşünmek istiyorum şimdi de. bu fotoğrafı üstat Zeki Müren'in bedduamsı, yıkıcı şarkı sözlerini hatırlatmak için.

sen kimseyi sevemezsin sevmeyeceksin.
rüzgârların önünde kuru bir yaprak gibi sürüklenecek... sürükleneceksin.
şefkat nedir, aşk nedir?
ömrünce bunu bilmeyeceksin...

rüzgârların önünde kuru bir yaprak gibi...
sürüklenecek...
sürükleneceksin.

bir rivayete göre kamuran yarkın'ın çok sevdiği iki doktor arkadaşı vardır. evli olan bu arkadaşlarından erkek olan bir gün felç geçirir. kadın bir süre kocasıyla oldukça ilgilenir, ama zamanla sevgisi azalır. koca bir gün öğrenir ki karısının bir sevgilisi vardır. bunları kamuran yarkın'a anlatır. o da bu hüzünlü hikayeye dayanamaz ve kadın için bu şarkıyı yazar. zeki müren de o güzel sesiyle dillendirir.

(Bu şarkının varlığından beni haberdar eden Cey Dayı'ma teşekkürler:)

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?

Victor Hugo

çok tuhaf ama ben bu şiir hatırladım. :S