
bu, sadece çocukluktaki oyun alanı olduğunu göstermez sokakların. bu, çocukluğumuzun, yaşamın o en saf halinin geçtiği yeri gösterir. sokaklar çıkarsız, saf, o altın kalpli çocuğun altın yıllarının geçtiği yerdir.
büyüyünce sokaklar değişir, insanlar değişir, sokak sadece gidiş gelişler için kullanılır hale gelir. sokakların o ritmi unutulur. belki yaşlılıkta gelir sokak muhabbetleri...
ama dünya değiştikçe sokaklar da değişiyor değil mi? kaybetmeden tutmalı, en azından anıları tutmalı. anıların tuttuğu ışıkla sokaklarda geçmişi aramalı!
bunun için YKY'den çıkan kitabı tavsiye ediyorum; "İstanbul Sokakları: 101 Yazardan 100 Sokak" İstanbul'un sokaklarını bir de bu yazarları okuyup onların geçmişini, anlattıklarını, yaşadıklarını takip ederek, yazarların bıraktıkları ipuçlarını aramaya çalışarak gezmeli belki de. O sokaklar kaybolmadan, yazanlar ölmeden, anılar silinmeden... Başucu kitabı yapılası bir kitap İstanbul Sokakları.
Her gece yatmadan önce bir tane okumalı, o sokağın hayalini düşlemeli, rüyalarda oraya uçmalı...
"sokak, gidenle geride kalan arasındaki göbek kordonudur. bu kordonu sadece hayat yolunda çıktığınız zalim caddeler keser."
küçük İskender (kitaptan alıntıdır)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder